17 Haziran 2008 Salı

Şanş dedikleri şey

Hatırladığım tüm ödevlerimi hep en son güne bırakmışımdır ben.. ilki de öyleydi en sonuncusuda.. arkadaşarım sorumsuz olduğumu ama şansımdan dolayı bi şekilde halledebilmeme çokda fazla bir anlam veremediklerini söyleyip duruyorlar. Söyledikleri kadar sorumsuz biri değilim aslında ben. Sadece halledebileceğimi biliyor olmanın verdiği rahatlığı anlatamamaktan kaynaklanıyor benimkisi.. gerçi bir işi halledeceğimi bilmek, halledeceğim işlerimin en büyük engeli olduğunun farkında olduğumu bilmekte ayrı bir durum ya, söylemek istedğim bundan farklı bir şey.. gerçekten duyduğum, bildiğim ya da bilmediğim, bana söyledikleri şans dedikleri bu şey neydi gerçekte?
Elbette bunun edebi bir tanımı vardır ama ben kendimde bulduğum, anladığım ve söylemek istediğim tanımı yapmak istiyorum.. bana göre şans, aslında olması gereken durumdan başka bir şey değil.. yani sanki planlanmış bir senaryonun içerisinde yer alan ne varsa, önceden belirlenmiş olan hemen hemen her şeyin hayatta uygulama yeri bulabilmesidir.. eksikliğinin farkındayım söylemek istediklerimin, ama içimden şimdi daha fazlasını yazmak gelmiyor..
Bugün ilk defa, bi ödevimi yapması için önceden rica ettiğim arkadaşımın, talihsiz bir kaza yapmasının verdiği hissi, onların bana söylediği gibi sorumsuzluk olarak adlettirdim.. belki arkadaşımın söylediği an yapsaydık ödevi, kimbilir bugün Söngül beli incitmeyecekti..
Aslında şans dedğimiz şeyin bile bugün olan bu olaylada bir alakası var.. "kim bilebilir" diyoruz ya arasıra, bilmediğimiz ne varsa, yaşadığımızda farklılığını dışardan görenlere hoş geldiğinden belkide gözlemleyebildiklerini kendi adımıza şansı görebiliyor olmaları.. bana görede arkadaşımın saçlarının olması onların şansları, ona görede benim derslerime karşı sorumsuz gibi gözüküp, buna rağmen üstesinden gelebiliyor olmamda bende gördükleri şans..
Demem o ki aslında bana göre her şey olması gerektiği gibi, esas üzerinde durulması gerekense neyi ve neden yaşıyor olmamızdan yana düşündüklerimizden elde kalanlar.. şans dediğimiz şeyse sadece bizim onu, o şekilde tanımlamamızdan kaynaklanıyor..

geçmiş olsun SONGÜL..

15 Haziran 2008 Pazar

ÖSS

En başından buyana anlatacak olsam baya zamanı alır, ama ben yinede azda olsa biraz mazide yolculuk yapmak istiyorum..
İlk defa kendim için bir şey yapmak istedim, hemde çok.. belkide kendim içi kendimi düşündüğüm ilklerden en önemli olanıydı bu isteğim, ama omadı -istediğim gibi olmadı, istemediğim gibi oldu- zaten farkediyorumda, ne zaman kendimi düşünmeye kalsam, bi aksiliktir hep sarıveriyor etrafımı. Üstelikte bu aksilikler beraberinde pişmanlıklarımıda getirir ve her şey için çok demek için bile çok geç olur.. yeniden başlayabilirim, yeniden ve yine her şeye olup bitenleri unutarak hemde. Ama nedendir bilinmez ne zaman denemeye kalsam bunu sonraları farkediyorumda hepsi birbirine benzer şeyler farklı bir biçimde hayatımda yer edinmeyi becerebiliyorlar ve beceriyorlar beni..
Yeni yeni son buldu deyipte aynanın karşısına her geçtiğimde düşünür oldum artık "kim ya da kimler için döktüm bu saçları? kim kaldı yanımda sona geldiğimde? nerde kaybettiklerimi önemsemeden kendimden çok şey verdiğim insanlar? neden yalnızım şimdi? sadece yeteneksizliklerinden dolayı mı beni yanlarında görmekten mutluluk duydular, yoksa hayatlarını kolaylaştırmak için mi tercih ettiler beni?" bu ve daha yanında buna benzer tonlarca soru. Hepside tek, aynı ve değişmeyen değişimi hatırlatan cevapla yüzyüze bırakır oldular beni; "onlar yalnızca kendilerini düşünüp geçimlerini sen ve senin gibi insanların hayır diyemedikleri o çok hassas yanlarını kullanabildikleri için yanındalardı. Yalnız olduğuna hayıflanma sakın, bunu sen seçtin. Senin onlardan arta kalan çok fazla yanın yok, farkında olmamak senin suçundu, geç farketmende yine sana ait. Sen izin verdiğin için böyle oldu. 'Yanımda kimse kalmadı' deyip suçlaman hem yersiz hemde tanınmayan bir hak senin için başkalarını suçlamak."
Severek dinlediğim Candan Erçetin'in şarkısını hepimiz biliriz, "onlar yanlış biliyor kimsenin suçu değil, bu benim suçum"..
İşte bende bugün bunu yaşadım. Yazılacak çok fazla şey olmasına rağmen hisleri anlatmak zor, çok zor..
Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler tek bir söz bile söylemeye hakkım yok belki ama, ne yapmam gerektiğini iyi biliyorum.. hayatta her insanın bir B planı olmalı bence. Bu kez bu planda benden başka kimsenin olmadığını bilmek, beni önce güçlü yapıyor sonrada beyaz bir sayfada başladığım andan, yazdığım sona kadar, yazdığım busondan çok daha güzel bir bitime yaklaşacağımı bilmek, beni olması gereken kadar mutlu ediyor.
Ne söyleyebilirim ki, iyi ki varım..